TIRTILIN SONU 2
Sanatın en büyülü özelliklerinden birisi, insanların ortak kaygı, endişe, korku ve umutlarına ayna tutabilme özelliğidir. Bazi durumlarda yasamın olguları ile bizim anlamlandırma ve biçimlendirme yetkinliğimiz arasinda, belirsiz boşluklar ortaya çıkar. Bunları tanımlamak ve anlamakta, genel geçer kabuller işlevsiz kalır. İşte bu tip olgular, sanatçılar tarafından farklı boyutlarda kavranır ve insan için yeni anlam kurgularını ortaya çıkaran sanat yapıtlarına dönüşürler.
Tülin Onat'ın "Tırtılın Sonu" adını taşıyan bu sergisinde yapıtlar sessizce bu tip bir kavrama ve yansıtma işini üstleniyorlar. Yokluğunu hissettiğimiz, boşluğunu doldurmak istediğimiz ama nasıl yapacağımızı, anlamı nerede arayacağımızı bilmediğimiz olgulara ayna tutuyorlar. Tülin Onat resimlerinde her hangi bir anlatım kaygısı gütmediğini, plastik değerlerin birbirleri ile olan soyut ilişkisine dair resim yaptığını söylüyor.
Tülin Onat'ın resimleri, yaşamı derinden kavrayışının, insana ve sosyolojik olgulara duyarlılıkla yaklaşmasının birer ürünüdür. Yaşanılan kaosların, karmaşaların renk ve formlarla oluşturulmuş senfonik anlatımıdır. Sanatçının iç sesinin maddeleşmiş göstergesi olan bu yapıtlar görsel değerlerin yanı sıra işitsel değerlerle de ifade edilebilir. Resimlerinde duyulan sessiz çığlık, insanlığın ortak iç sesinin bir yankısıdır.
Bir tırtılın kelebeğe dönüşmesi uzun bir süreci gerektiriyor. Oysa kozasindan çıkan özgürlüğe uçan kelebeğin ömrü kısacıktır, insan, doğanın vahşi gücüne karsı özgürleşebilmek için çok uzun bir yol katetti, sonunda özgürleşti. Ama bu özgürlük onun sonunun geldiği anlamına mı geliyor? En büyük savaşlarını öteki olana, yabancı olana karşı vermiş olan insan şimdi en ölümcül savaşı kendi kendisine karşı mı veriyor?
Tülin Onat'ın resimlerine kulak verelim! Bu resimleri duymak için sessizliğe ihtiyacimiz var. Toprağın, doğanın müziğini dinleyen eski şaman büyücülerinin sükunetine ihtiyacimiz var. Yıldız haritalarını çizen eski Mısırlı alimlerin evrenin sesini dinlerlerken gösterdikleri dikkate ihtiyacimiz var. Bir annenin bebeğinin ilk çiğliğini duymak için dokuz ay gösterdiği sabra ihtiyacımız var. Kısacası bu hızla nereye varacağımızı bilmeden koştuğumuz hayatta, durup düşünmek, kendimize karşı olan savaşı bitirmek için, doğayı gerçekten yeniden yaşayıp hissedebilmek için bir mola almaya ihtiyacımız var. Tülin Onat'ın hatırlattığı doğanın seslerini duymaya ihtiyacımız var.
Şeyma Halkalı KARA
Tülin Onat, sanatına özgü formları, mekan üzerindeki arama ve buluşları ile Türk resmine özgün bir soluk getirmiştir. Yapıtlarındaki soyut - somut çatışması içinde ortaya çıkan biçimler, Kosmos'un minimalize edilmiş halidir. Onat, resimlerinde hakikate ne kadar yakınlık duysa da, uzaya fırlatılmış gibi görünen biçimlerin devinimi, yaratılan kozmik alanın sonucudur. Merkezde çözümlenen bu soyut - somut birlikteliği içerikten ziyade "biçim" olarak çıkar karşımıza. Resimlerin matematiksel gizemi, gelişmiş tekniğin ve biçim arayışının içinde çoğaltır kendini. Espas, renk ve ışık birlikteliği ile aydınlatır yüzeyi.
Yaşama bakışın akıl, bilgi ve zevkle yoğurulduğu bu resimlerde de, her sergisinde olduğu gibi yeni sözler söylemektedir sanatçı. Bir süredir üzerinde durduğu yuvarlak geometrisi, uzaydaki biçimlerin sonsuz hareketlerini ritmik bir yapı ile sınırlamaktadır. Başı sonu olmayan çember, bir kısır döngüdür. Ne bir yerden başlar, ne de öbür tarafta biter, durmadan kendini yineler. "Yaşam gibi".. İçindeki ve dışındaki karmaşa, büyük düzlüklerle tuval yüzeyinde sonlanır.
Fatma SAKA
...................................................................................................................................................................................................................................
One of the most enchanting power of art is its peculiarity in reflecting the common hopes, worries, axieties or fears of human being. Sometimes, big spaces or gaps appear inbetween our life cases, meanings or sensations as well as our shaping ability. In general, understanding or defining the accepted values appear to be unfunctional. Such cases are usually observed in different dimensions by artists and appear to become artworks interpreting newly set meanings.
In this last exhibition of Tülin Onat called: "The end of Caterpillar" the artworks quietly turn into a similar concept and undertake the reflection of the idea. Also they hold a mirror towards cases which we don't know where to search, complete or cover the emptiness as well as their absence.Tülin Onat says that she doesn't worry about interpretation but creates artworks with abstract interrealtion of plastic values to eachother.
Tülin Onat's paintings, are the products of her comprehension of life as well as her approach towards the social cases and mankind. They are colored symphonical interpretations of lived chaoses and confusions. These artworks which are the materialised inner voice of the artist could be expressed with auditory values as well as visual. And, the silent scream in her paintings echoes the inner voice of humanity.
Turning of caterpillar into butterfly needs a long period. Yet, butterffly emerging from its cocoon to freedom has a very short life. Mankind took a long way to get free from wildness of nature and reached freedom. But, does this also mean the end of humanbeing? Now, is the humanbeing who gave big struggles against the others and strangers is giving the biggest deadly struggle towards himself?
Let us pay attention to the paintings of Tülin Onat. We need silence to hear these paintings since they do not play aloud. We need the tranqulity of the shaman magicians listening the music of nature and soil. We need the carefulness of the ancient Egyptian scholars while listening the voice of the universe and drawing the map of stars.We need the patience of a mother who waits for nine months to hear the first cry of her baby. Briefly, we need a break to to think over in our lives in which we run without a target, to end the war against ourselves, to live the nature truly. We need to hear the sound of nature which Tülin Onat reminds.
Şeyma Halkalı KARA
Tülin Onat has brought a new inspriation to Turkish Painting with her peculiar artistic forms and discoveries as well as researches on space. In her artworks, abstract and concrete forms appear to be in contrast with eachother while minimizing the Cosmos. Although Onat feels close to reality, motion of forms which are like thrown-out pieces all over the space conclude the created cosmic space. The unity of concrete and abstract solved right at the centre usually acts as a a'form' more than a content. The mathematical mystery of the paintings grows itself in the progressed technique and research of the form.
The artist interprets "new words" with these paintings in which the perspective of life enriched with knowledge and taste. Lastly, the circular geometry that she dwells upon, limits the endless motion of forms with a rhythmic structure. A ring which has no beginning or end is a vicious circle. It neither starts nor finishes but repeats itself continiously. Just like life itself..' the complexity inside or outside ends on the surface of canvas with big fiat plains.
Fatma SAKA